her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

4 Nisan 2012 Çarşamba

Hayatta istediği her boku elde edip; yine de çevresindekileri kıskanan insanlar gördüm.


Şimdi eminim ki yukarıdaki başlık, anlatacağım konuyla ilgilidir diye düşündünüz ama hayır. Değil.

Hepimiz inanılmaz aşklar yaşıcaz diye kendimizi kandırıyoruz. Filmlerdeki gibi.. kitaplardaki gibi. Ama hep şarkılardaki gibi aşklar yaşıyoruz.
(evet anlatcağım konu bu)

O hem duyarlı hem yakışıklı, hem biraz tehlikeli hem koruyucu, hem dürüst hem önemseyen, hem adonis kaslı hem çapkın gülümsemeli, hem komik hem ciddi… o adam hiç bi zaman gelmicek. Çünkü öyle bi kadın olmadığı gibi; öyle bi adam da yok.

(burada bi duble rakı koyuyoruz)

Sonsuza kadar süren hiçbişe yok. Buna dostluklar da dahil. Yoksa o dostum asla gitmezdi ve ben her gün onu bi çeşit lanete tutulmuş gibi özlemezdim.

Etrafımda mutlu olan insanlara bakıyorum. Başkalarıyla mutlular. Hayatlarında ‘mükemmel adam’ ya da ‘mükemmel kadın’ var. Bulduklarına inanıyolar. Ne mutlu onlara. Ama hayır benim gördüğüm şeyi göremiyolar. Biri sevgilisine, kocasına, karısına (artık her ne bokuysa) hayal ettiği ruhu empoze etmeye çabalıyo. Olmayınca bağırıyo, küsüyo, cezalandırıyo, trip atıyo.

Hani o mükemmeldi? Neden az önce kalbini kırdın onun? Neden boktan bi sebepten, herkesin içinde üstüne gittin ruh eşinin? Neden kurduğu cümle için ya da yaptığı hareket için hakaret ettin ona? Hayatının anlamı neden işini ve şehrini (sana rağmen) değiştirebildi? Hani gitmicekti o? Madem doğruydu neden gitti?

Bu soruların hepsine birden cevap verebilen insan(lar)a henüz rastlamadım. 20 yaşındayım. Umarım önümüzdeki yıllarda cevapları bulurum. Yoksa halimiz duman.

Sanırım ben azla yetindiğim için kaybediyorum. Oha Hazal ne yaptın ya özelini niye açtın diye kafa ütülemezseniz; üç beş satır bişe anlatıcam.

Böyle de mutluyum diyorum, buna içten inandığım için. Kendimi yalnızken de gerçekleştirebildiğim için. Hata mı ediyorum? Hata etmiyosam bu yazıyı yazmaya niye gerek duydum?

Şimdi siz beni karamsar bi ruh hali içinde düşünceksiniz ama ben bunları mutlu olduğum için yazdım. Manyak mıyım neyim arkadaş…

Ne kadar çok farkındalığın varsa; o kadar az şeye ihtiyaç duyuyosun ama aynı zamanda o kadar çok ayrıntıya takılıyosun.
(şimdi durup bu cümleyi hazmediyoruz. hazırsak devam ediyorum)

Bana göre 8938489 çeşit ayakkabısı olan kadınla, 9839893 çeşit bilgisayar oyunu bilen adam arasında bi fark yoktur.
(burada kükremeler)

Sakin olalım ve devam edelim.

Herkes bencildir. O giden her kimse gitti diye üzülmezsin. Senin ona ihtiyacın vardır. O yüzden acı çekersin. Gitti diye değil. İşte bu kadar bencilsin. Bu kadar benciliz.

Şerefe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder