her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

10 Nisan 2012 Salı

Çıplak kalple okumayınız.


Bulaşık yıkarken aklıma geldi. Acaba mutlu bi yazı yazsam, mutsuz hisseden onca insanın kalbi acımaz mı? Sanki mutluluğumu birinin burnuna dayıyormuş gibi. BAKSANA BEN NE KADAR MUTLUYUM, BAK DA ÜZÜL KÖPEK.

Hastalıklı bi durum. Öyle hissetmiyorum ama paylaşmak istiyorum. O dengeyi nasıl kurarım? Sadece üzgün veya ‘anarşik’ olduğumda yazı yazmam biraz saçma değil mi?

Burada satırlarca sevgilimin gamzelerinden bahsedebilirim. Üşenmeden sayfa sayfa Çiko’yu anlatabilirim size.

Ama ben mutsuz hissettiğimde böyle yazıları görsem o kadar sinirim bozulurdu ki, midem kıçımdan fırlayacak gibi hissederdim. Ve kötü bi şey olduğunda o içinize oturan yumru gibi ukdeyi de çok iyi bilirim. Çünkü benim ukde koleksiyonum var. Yıllarca biriktirdim o ukdeleri. Bi boka yaramadı orası ayrı mevzu da, peçete koleksiyonu yapsam da bi boka yaramayacaktı. O nedenle en azından her ukde bana güç katmıştır diye düşünmekteyim.

Ukdelerinizi sevin. (burada sosyal mesaj virdim)

Onların boğazınızdan kayıp, gözyaşlarınıza karışmasına izin verin ki; kabız olmayın arkadaşım.

Tamam sonunu ciddi bitirememiş olabilirim. Neticede BEN SAKSI DEĞİLİM.

Yakşamlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder