her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Kasım 2012 Pazartesi

Do you like music?


Do you like breathing?

İnsanlar (gördüğünüz üzere insanoğlu demiyorum; çünkü dildeki erkek egemenizmini yok etmek istiyorum) daha ortada din, dil, ırk ayrımı yokken bile duygularını ifade etmek için müziğe başvurmuşlardır. Dünya üzerindeki ilk müzik aletinin 40.000 yıllık, 5 delikli bir flüt olduğunu düşünürsek; müziğin önemini biraz olsun vurgulayabilirim sanırım.


Evet baktığın zaman o kadar da önemli gibi durmaz. Hatta önem verdiğin şeylerin listesini yapmanı istesem, müzik ilk 5’inde yer almayabilir. Ama her gün duyduğum armonilere, az çok tıngırdattığım gitarıma, duştayken bile beynimde çalan şarkılara baktığımda çok büyük bir toparlayıcı gücü olduğuna inanıyorum. Benim için:

Şöyle ki;
son zamanlarda günlerim pek de istediğim gibi geçmiyor. Genel olarak hayatıma baktığımda elle tutulur bir problemim yok. Acaba neyin şımarıklığını, neyin üzüntüsünü yaşıyorum diye her gün kendime soruyorum. Bir çok küçük sebebin birleşip bir karadelik oluşturduğunu görüyorum sonra. Ve bu karadelik şansımı da alıp götürmüş sanki. Eskiden çok şanslıydım. Sanırım artık büyüdüm. Büyümek böyle bir şeydi çünkü değil mi? Hayallerin kaybolurdu.


‘artık daha gerçekçi hayallerin olmalı Hazal.’ ‘hayatta kalmak ve sürünmemek için başka şansın yok Hazal.’ ‘bir işin olsun önce, sonra hobilerini yaparsın bence ya.’ ‘hayır dostların seni terk etmedi, sadece kendi hayatlarını yaşıyorlar.’ ‘hayır hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’


Bir umutsuzluk sıralaması yaparsam: bugün yataktan çıkmak istemiyorum < iş hayatı(!) < uff snane be slk .s < lanet olsun bu hayat lanet olsun bu sevgi < ama hani müzik yapacaktık.


Müzik yapmalıydık aslında.

Aslında müzik yapmalıydık ya.



Olabilecek en yanlış ülkede doğduğun için en iyisi kpss’ye gir Hazal. Müziği başkaları yapıyor ne de olsa. He Teoman’a da buradan nanay ve de höbölöy. Elinin altındaki güzelliği kendine oyuncak ettiği için. Şu saatten sonra yeni şarkı yapmasın, samimiyetine inanmayacağım artık yoksa.

Hıncını da Teoman’dan çıkar onun da çok çükündeydi çünkü.

Anlatmak isteyip de bir türlü anlatamadığım şey şu aslında… Bu satırları bile müziksiz yazamıyorsam eğer, kendimi her kötü hissettiğimde güzel bir melodi açıp sakinleşebiliyorsam, müzik her şeyi iyileştiremese bile acıyı dindirebiliyorsa; neden devlet kavramına inanmadığım halde devlet memuru oluyorum?

Sistem ağzımıza sıçıyor. Bir tatlı huzur almaya geldik kalmamış lan. Şerefe dostlar.