her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Haziran 2012 Perşembe

TUTku


Yine mesaj kaygısı taşımayan bi yazıya başlıyorum. Haydi bakalım evetlisi.

Bugün biraz tutkudan bahsetmek istiyorum. Akışkan kreması olan eti tutkudan.



Öyle bi bisküv-

Şaka lan. Birini severken, bi şey yaparken ya da doğuştan içimizde barındırdığımız tutkudan bahsediyorum.

Tut ku karnım acıktı, anneme küstüm…..

Neyse konuya devam edebilirsem, ciddi şeylerden bahsedeceğim söz. Blog yazmak şakaya gelmiyormuş onu farkettim. Bi süre mutlu ve ya yoğun olduğunda, oturup yazı tasarlamaya bile vaktin kalmadığında, ‘2-3 kişi okuyor beni yea’ diye düşündüğüm için ‘neden yazmıyorsun, yeni yazı yok mu’ gibi sorularla karşılaşınca gururum okşanmadı değil. Ki okşanmak güzeldir. En güzel örneği kedi.

Konuya giremeyişimi öpsünler.

Bugün en yakın dostum, güzel insan, nam-ı diğer Samantha’yla olağan dertleşmelerimizi yaparken bi şey farkettim. Ta ki düne kadar her şeyde tutku olmalı diye düşünüyordum kendi kendime. Bu yazıda, tutkunun özellikle romantik ilişkilerde ne kadar önemli olduğunu savunmak niyetindeydim. Gel gör ki Sam fikrimi değiştirdi. Daha doğrusu Sam bi şey söyledi ve ben de ‘oha lan öyle olmasın bence’ dedim.

Tutkunun sadece romantik tarafını ele alarak konuşacağım. Yanlış anlama. Çünkü bi işi iyi yapmak ya da hayallerimi gerçekleştirmek için o itici tutkuya ihtiyacım var. Ama birini severken (deli gibi aşık olmaktan bahsediyorum) o tutkunun hep ağzıma sıçtığını gördüm. Demek ki tutku kakalı bi şey?


Çok kişiye aşık olmadım. Ama olduğumda da tam oldum. Sevdiğim adamlarla, aşık olduğum adamları karşılaştırdığımda o artan duygunun tutku olduğuna karar verdim. Gözümü kör eden, salakça davranmama neden olan, umut besleten tutku. Tutku midenize kelebek sokar. Böyle rengarenk, uçuş uçuş, baştan çıkarıcı kelebekler. Sonra o kelebekler kıçınızdan teker teker çıkarken pek de hoş olmaz.


Yazdıklarımdan tutku kötüdür ya da aşık olmadan tutkuyu hissedemezsin seni lanet olası pislik dediğimi çıkarma sakın. Birini tutkuyla sevebilirsin, onunla tutkuyla sevişebilirsin ya da tutkuyla dudaklarından öpebilirsin. Bunlar çok güzeldir. Ama her şey bittiğinde kalbini dağlamaz. Kıçından kelebek fışkırtmaz yani, sorun yok.

Bu yazıyı; sakın tutkulu aşıklar olmayın, kimseyi deli gibi sevmeyin gibi bi yere bağlayacağım sandın değil mi? Hayır. Öküz gibi sev. Çok yaralansan da sev. Aşk çok güzel bi şey. Çoğu insan bu duygudan bi haber ölür. Ben korkmuyorum aşktan. Sen de korkma. Hem bak yaşayabileceğin en kötü şeyin kelebek sıçmak olduğunu da açıkladım. Artık kötü biterse ne olacağını biliyorsun. Bi dene bakalım. Belki kelebeklerin minik bebeklere dönüşür. Belki senin kelebeklerin papatya kokuyordur. Ben papatyayı çok severim.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder