Aşık olan insanların tavırlarını her zaman çok aptal
bulmuştum. Herkesi ve her şeyi unutup sadece aşkını yaşayan insanlara
delilermiş gibi baktığım için birçokları tarafından dışlanmış, bazıları
tarafından ise dikkate alınmamıştım. Neticede realisttim. Kimse beni birini bu
kadar çok sevmeye ikna edemezdi.
Ta ki… aşık olana kadar. Daha önce Hazal için var olmuş aşk
kavramına çok farklı ve çok güzel bir boyut kazandıran bir adam hayatıma geldi.
Daha önce düşünmediğim şekilde düşündüren ve hissettiren...
Bazen bu kadar mutlu olduğum için o kadar korkuyorum ki.
Şimdiye kadar mutlulukları kursağında kalmış bir kadın olarak, ilk defa yaşanması
muhtemel tüm acıları göze alıyorum. Onunla olan küçük bir an için, gemileri
yakmaya hazırım. Eğer üşüyorsa komple yakarım burayı.
İnsanların ruh eşi diyerek bahsettikleri şey buymuş
meğersem. Benimle aynı yerde bulunmak isteyen, aynı yerleri keşfetmek isteyen,
bazı anlarda aynı cümleleri kurup oha dedirten, bu kadar uyumlu olamayız ya
kesin ben şizofrenim ve seni kafamdan uyduruyorum şüphesine karşılıklı olarak
düşürten; bir nevi ketçapla mayonez, metin ile zeki, boğaz ile martı, leyla ile
mecnun (headshot) tamlamalarına yeni bir boyut getireceğimizi düşündüğüm bir
adamı seviyorum.
Şimdiye kadar ki tüm şanssızlıklarımı, şu an hayatımdaki o
büyük şansı bulmak için yaşamışım bunu fark ediyorum. Bazı şeylerin ‘olabilmesi
en mümkün’ zamanlarda değil de şu an oluşundaki nedeni görüyorum ve bu bende
hep bir tebessüme yol açıyor.
İçimden fışkıran mutlulukla çiçekler büyüsün istiyorum.
Sinirimi bozan insanları bile kucaklayasım geliyor. Lanet pazartesiler bile o
kadar lanet gelmiyor artık.
Olay sadece sevgiliyi sevmek değil. Olay hem bir dostu, hem
yol arkadaşını, hem okul arkadaşını, hem geçmişini, hem de geleceğini aynı anda
seviyor olmakta.
Kısacası aşk çok güzel, gelsenize.