her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Temmuz 2016 Cuma

Şeriat Geldi

Hiç kimsenin güvende hissetmediği, sırf başka bir sokaktan yürümeyi seçtiğin için bile ölebileceğin yeni dünya düzenine hoşgeldin.

Hep bunu istememiş miydin?

Şeriat sanıldığı gibi birden gelmeyecek. Ve şeriat sanıldığı gibi sadece bizim ülkemize de gelmeyecek. Bizim ülkemiz dediysem benimsediğimden değil, öyle duymak istediğinden.

Şeriat çoktan geldi. Önce ülkeyi yönetenlere geldi. Tecavüze uğrayan kadınlara ve çocuklara geldi. Sonra hak aradığımız mahkemelere, ardından tüm sokaklara...
Yüzümüzde patlayan bombalarla, sevdiklerimizin üstümüze bulaşan kanlarıyla geldi. Din şeriatı doğurdu, şeriat dini besledi.

Dinin yarattığı travma zayıf bünyelerde nefrete, ırkçılığa, katliamlara, ayrımcılığa yol açtı. Hayatı boyunca hep azınlıkların tarafında olan ben, bu konuda da yine çok az insanın sahip olduğu bir bakış açısıyla bakmayı tercih ettim. Sana göre olanı değil, bana göre olanı anlatmak istiyorum.

4 yıl Arkeoloji okumuş bi kadın olarak, bilimsel birkaç sonucu paylaşmak isterim: Dinler (en basit haliyle ilk inanış biçimleri) başlangıçta çevreyi, doğayı ve en önemlisi de kendini anlayamayan insanların, daha büyük bir güce büyük bir korku içerisinde inanmasıyla ortaya çıktı. 
Bkz. Tarım yapan ilk insanların yağmur yağmadı diye tanrıların onları cezalandırdıklarını düşünmesi.
Bkz.  İlk defa şimşek-yıldırım gören insanların tanrıların onları cezalandırdıklarını düşünmesi.

Ben bunları düşünürken geçen gün Twitter’da bir cümleye rastladım, aşağıda görüntüsünü paylaşıyorum.












Bir cümleyle bu kadar güzel özetlenebilirdi.

Sen inanıyor olabilirsin, sen maneviyata değer veriyor olabilirsin, sen çok temiz duygular besliyor da olabilirsin. Hatta senin için bir Twitter görüntüsü daha paylaşayım.













Ama sen ‘allahu ekber’ nidaları eşliğinde insanları öldüremezsin. Sen minicik çocukları kamyonla ezemezsin. Sen benim canımdan çok sevdiğim sevgilimin çalıştığı havaalanında kendini patlatamazsın. 

Senin buna hakkın yok!

Tüm bu yaptıkların için de dine sığınarak; yaptığın ayrımcılığın, katliamın nedenini kendi pislikçe fikirlerinle taçlandıramazsın.
Bu dünyada küçücük bir çiçeğin bile var olmaya hakkı vardır. Yanında oyuncak bebeğiyle Nice’de yürüyen bir çocuğun da...

Ben daha yaşamak istiyorum. Ben dünyayı dolaşmak istiyorum. Benim kendimi gerçekleştirmek ve mutlu olmak için önümde uzun yıllarım olmalı.
Savaş değil barış istiyorum. 
Kanlı ellerini üzerimden çek.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder