her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

3 Ocak 2014 Cuma

Ben bu yazıyı ofiste yazdım. Ama senin için yazmadım. Sen kendini biliyorsun.

Şöyle ki; zübülüşko bir 2013’ü geride bırakırken, horoloy bir 2014 bekliyorum gibi cümleler kurmayacağım. Zaten hiçbir zaman kurmadım.

Dürüst olmak gerekirse, hayatı senelere bölmek de garip, güneş sistemi şey oldu diye götü başı dağıtmak da…

He biz de zamanında dağıtmadık mı? ACAYİP.

Fakat artık hallerim mi geldi ne olduysa ben artık ben değilim sanki. AÇKEN SEN, SEN DEĞİ-

Neyse sonuç olarak 2013, İzmit’teki dönemimin son yılı, gezi parkı direnişimiz, üniversiteden mezun oluşum, son özgür yazım, ilk işim, ilk maaşım, haksızlığa uğrayan dayım ve daha nice şeylerle doluydu. 


Geçen yılki güneş etrafı turumuzda bunları yaşadım.

Şimdi yeni bir tura başlıyoruz. Bu turda terfi aldığımı görüyoruz... 2014 anılarım bu kadar. 

Kısa ve öz.

Asıl bahsetmek istediklerim daha derin.

Bu boktan ülkede, maaşımı koyacak bir ayakkabı kutum bile yokken (genelde sonuna kadar harcıyoruz biz), Berkin hala uyurken, sanki Türkiye asırlardır çok süper bir ülkeymiş de yeni bozulmuş gibi davranan milliyetçilerle, her şey daha iyiye gidiyormuş gibi düşünen körpe cahillerin arasına sıkışmış bir vaziyetteyiz. 

Çok yanlış topraklarda doğup, yanlış insanlarla uğraşan azınlıklarız. Bırak toprağı, sevecek doğru düzgün bir aşkımız bile yokken, tek başına bir şeylerin mücadelesini vermek zorundayız. 

Cehalet mutluluk. Fevkalade. Yaşadığım her anıda, okuduğum her haberde, tecavüze uğrayan her kadında, incitilen her hayvanda biraz daha mutsuz hissetmemin sebebi ondandır belki de. Geri alamıyoruz.

Ölen gençleri, beyin yıkayan din hocalarını, ülkeyi soyan erk güruhunu geri alamıyoruz.

Geri saramıyoruz.

Bunun yerine şişme Noel Babayı sünnet edip-bıçaklayan, sonra da kefen giyen hanzolarla aynı sosyal kategori içinde, aynı tuvaletlere sıçarak, aynı çaydan içerek, aynı otobüse binerek yaşıyoruz.

Bütün bunlar olurken sanki sınırlar ve devletler süper marifetmiş, savaşlar gerekliymiş, ‘benim toprağıma bastığın an yersin mayını’ kafası harikaymış gibi; diğer topraklardan insanlar dünya haritası çizerken Türkiye’yi unutmuşlar diye dizlerimizi dövüyoruz.

İşte bunlar hep kompleks. Hayatım boyunca kompleksli çok insan çektim. Nerede görsem tanırım. 

Üç kuruş kazanacaksın diye sevdiklerinden uzakta, belki de her gün trafik çekerek, dostlarını deli gibi özleyerek, sanatı ve edebiyatı ihmal ederek yaşıyorsun. Yaşıyoruz.

Günün sonunda, son model TIRlarıyla yanına yanaşıp, cebinden çaldıkları milyon dolarlarla denize sıfır yalı alıyorlar. Sen de ağzın açık izliyorsun.

Geçmiş olsun.