her şey ben bebekken hiç susmuyorum diye, babamın emziğimi viskiye batırmasıyla başladı.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

16 Şubat 2015 Pazartesi

İdam sensin, şiddet de sana girsin.

A benim şiddete şiddetle karşılık vermek isteyen kafası karışık arkadaşım. A benim doğru şeyi yanlış bir yolla yapmaya çabalayan halkım.

Sonra da neden sonuç alamıyoruz diye dizlerimize vuralım olur mu?



Günlerdir sosyal medyayı ve çevremi gözlemliyorum. İyi kötü bir tepki veriliyor bunu bir adım sayıyorum. Çünkü o kadar çaresizim…

Şimdi sana gözlemlediğim iki yanlış türü ve asla görmek istemediğim korkunç bir diğer türü göstereceğim.

Yanlış tür 1: Bu tarz insanlar öfkeye öfkeyle, şiddete şiddetle çözüm arayanlardır. Şiddetin şiddeti doğurduğundan habersiz; asalım, keselim, ağzını burnunu kıralımcı bir tavra sahiplerdir. İdamı bir adalet şekli olarak algılayıp, idam sisteminin ileride kendisine ve kendi gibi düşünenlere neler yapacağından habersiz, saftirik gibi ortada dolaşmaktadırlar.
İdam bir devlet terörüdür. Aksini düşünüyorsan, adalet denilen şey götüne girecektir. Bugün bir tecavüzcü idam edilince içine su serpilir belki ama yarın öbür gün kitap yazdı diye, eylem yaptı diye, sisteme baş kaldırdı diye asılan yüzlercesi vicdanına oturur, nefes alamazsın. Bunu sakın unutma olur mu?

Yanlış tür 2: Bu türümüzde ise ota boka anneyi suçlayan toplumsal rolcüleri görüyoruz. Anne oğlunu şöyle yetiştir, anne oğluna şunu bunu öğret… sanki o çocuk bir tek anneninmiş gibi, hatrı sayılmayacak bir cahillikle suçu yine bir kadına atanlardan bahsediyorum. Bir kadın öldü diye, başka bir kadında çözüm arayan. Bunu tek bir kadına yükleyen. Üstelik misyon olarak da buna annelik olarak bakan... Çünkü bu bizim toplumsal rolümüz ya, aman iyi oynayalım. Erkek egemen sistemin bizden beklediği şey zaten bu. Sen de onlara çanak tutmuş oluyorsun bu türe katılarak. Boşuna bana sinirlenme. Kendinle yüzleş.

Asla görmek istemediğim korkunç tür: Tecavüze, tacize ve şiddete uğrayan kadınları suçlayan dangalak türü. Mutlaka bir sebep arayan. Bu düşünce sistemini şöyle seslendirebiliriz: “Mini etek giymek, boşanmak istemek, gece sokakta olmak, alkol almış olmak, birden fazla erkek arkadaşa sahip olmuş olmak, özgürce yaşamak, kendi ayakları üstünde durmak gibi bu topluma bir numara büyük gelen yaşayış biçimlerinde bulunuyorsan; sen tecavüzü, tacizi ve şiddeti hak ediyorsun. Çünkü din süper biri ve ben beynimi kullanamıyorum.

İçimizdeki bu türleri görmezden geldiğimizde, ayağa kalktığımızda ve tüm nesnellikten kurtulup birbirimizi sadece insan olarak gördüğümüzde… işte bu sorunları o zaman aşacağız. Çünkü topluma bakıyorum da, ben de zamanında bu evreleri içimde barındırmışım. Liseye geçtiğim senelerde feminizme ilgi duymaya başlamış, bu konuda araştırmalar yapmıştım. O zamanlar bir çaylak feministtim ve içimde Yanlış Tür 2 yaşıyordu. Toplumsal bilinçten bir haber, bireysel bilince odaklanmıştım. Bunun yanlış olduğunu üniversiteye geçince anlayacaktım.

Üniversitenin ilk iki yılında ise içimdeki Yanlış Tür 1 çılgınlar gibi konser veriyordu. Gençtim, heyecanlıydım. Fikirlerimi herkeslere yaymalıydım. Bayan kelimesini duyduğumda KADIN LAN O KADIN diye bağırmalıydım. Bir nevi asi, çok az da asabi bir tavırdaydım. Doğal olarak tepkim sert, söylemlerim kırıcı oluyordu. Misal: erkeklerin çüklerini kökten kesmek. Benim için tek çözüm demekti o yıllarda.
Şimdi 24 yaşındayım. Bu yazıyı yazıyorum. Lisedeyken ulaştığım kafaya toplum 2015 yılında yeni ulaşıyor. Üniversitede verdiğim tepkileri ise bik bik bik tweet atarak gösteriyorlar.

Bu hesapla gidersek günümüzden 10 yıl sonra ben nirvanaya, siz de benim şimdiki kafama ulaşmış olacaksınız. O zaman her şey güzel olacak diye düşünüyorum. Yeter ki ses çıkar!

Ay umarım göt olmam.