Bu odadan, bu yataktan son kez yazıyorum. Alıştığım şeyleri
çok zor bırakıyorum. Ama bazen sadece bırakman gerekir. Sadece bırak.
Dört koca yılımı verdiğim bir şehir, bir okul geride kalıyor
ve ben yarın hiçbir şey yaşanmamış gibi öylece gideceğim. Birden bire yani.
Dramatize etmek istemiyorum ama zor be. Ben yenilik sevmeyen biriyim ve kendimi
bir yetişkin gibi hissetmiyorum. Yetişkin miyik la biz şimdi?
Belki de en tatlı yaşlarımı burada yaşamışımdır. Şehri
sevmesem bile güzel insanlar tanımışımdır. Belki benim de yüreğime dokunan
şeyler olmuştur. Büyük bir aşk devirmişimdir, büyük insanlar kaybetmişimdir. Ve
oldum olası vedalardan nefret etmişimdir.
Sanki keşfettiğim şarkıları, adamları, kadınları, saç
renklerini burası olmasa keşfedemeyecekmişim gibi. Çok saçma aslında ama çok
mantıklı. Bir düşünsene. Dört yıl hem çok uzun hem çok kısa. Olabilecek en
tuhaf bölümlerden birinde, olabilecek en tuhaf hocalarla ve garip ilişkiler
kurduğum ama farklı boyutlara taşıdığım arkadaşlarımla falan topluca böyle… Yaşadım.
Bitti. Laboratuarda dört yıl boyunca yere kahve döküyoruz diye bize bağıran
Hüsniye Abla’yla vedalaşırken ağlamamı neye borçluyuz mesela?
Bir insandan, bir evden, bir okuldan, bir şehirden gitmek
ama aynı anda gitmek kadar saçma bir şey yok. Şu an evimizin neşe kaynağı koca
götlü kedimiz Kırçıl’dan gitmek ya da… O yatağımın üzerinde yuvarlanırken benim
gözlerim doluyor. Kırçıl beni unutma oğluşum. Mememde az uyumadın.
İzmit bana çok sayıda dost ve aşk katmadı belki ama ben
oldum olası kalabalığı sevmem zaten. O yüzden bana kattığı üç beş dostum ve
yaşattığı güzel aşk için bir teşekkür borçluyum ona. Belki hak ettiğim bir
bölümde okumadım, hak ettiğim üniversite ortamını bir türlü yakalayamadım ama
ben zaten hep olamayan şeyler sayesinde olgunlaştım. Her olumsuzluk bir
farkındalıktır ne de olsa. Nirvanaya ulaşmamız an meselesi.
O yüzden hoşça kal İzmit, hoşça kal Kırçıl, hoşça kal çok
güzel anılar yaşadığım minik balkon, hoşça kal kocaman yatağım, hoşça kal
yahyakaptan’daki minik siyah köpek, hoşça kal ekmeği hep taze olan bıyıklı
pastaneci abi ve güler yüzlü manav teyze, hoşça kal Ece Hocam, Evrim’im,
Meltem’im, Gülşah’ım, Nihan’ım, Esin’im, Sirkan’ım, Ali Haydar’ım, Samet’im. Hayatıma
çok geç dahil olsalar da hoşça kalın Simay, Pelin ve Seda.
Hoşça kal Mete.
Kimseyi unutmayacağım. Sayamadıklarım olsa da. Hepinizi çok
seviyorum. ŞU AN DUYGULANDIM.
Ağlatmayaydı eyiydi gece gece..
YanıtlaSil