Hello Malatya. Dünya üzerinde dudak kenarının değerini bilen
kaç insana rastlarsın bilinmez. Ama rastlarsan tadını çıkarmanı öneririm. Çünkü
onun varlığı geçirdiğin gribi bile güzelleştirebiliyor. Ki bence çorbadan daha
etkili.
Çok sevdiğim dostlarımdan bir kaçının bile beni yargıladığı
şu günlerde, hayatın lisedeki ‘kankilop, hacıtasyon’ muhabbetinden ibaret
olmadığını anladım. Çok sevdiğin insanlar bir seçim yapıyor, o seçim seni
etkiliyor. Seni etkileyen seçim, çevrendekileri de etkiliyor. Bu kombinasyona
göre; çok sevdiğin biri bir seçim yaptığında, hiç tanımadığın insanların
olaylara uzaktan ahmakça yorumlarda bulunduğunu görüyorsun.
Halbuki öyle olmamıştı o. Ben kimi seversem seveyim
yargılamadan bağrıma basmıştım. O insanın ailesi, arkadaşları, yaşam tarzı beni
ilgilendirir miydi? Nö.
Sandım ki beni sevenler için de bu böyle olacak.
Olmadı.
Hiç beklemediğin insanlardan kırıcı cümleler işitince,
neticeni buzlu suya daldırmış gibi oluyorsun. Netice lafına da her defasında
çok gülüyorum. Halbuki göt desem öyle bir etki yaratmayacaktı...
İşte ben bunları yaşarken – bunlardan sana neyse-
yargılamadan yanımda dimdik duran bir adam olması o kadar sakinleştirdi ki
beni. Sorsam o bile farkında değildir. Çünkü olayların doğal bir şekilde
gelişmesi böyle bir şeymiş. Yaşamaya yaşamaya unutmuşum. Zorunluluktan değil
de, içten geldiği için yapılan şeyler her zaman daha iyi sonuç vermez mi zaten?
Mesela benim severek yaptığım tüm pilavlar çok lezzetli olur. Merhaba ben
hamarat geçinengillerden Hazal.
Konuya nereden girip, nereden çıktığıma bakarsak takip
mekanizmanı kırdığımı söyleyebilirim. Fundamentals’e 3 kere gitmeyecektim. 3
çok oldu ya.
Ama önemli olan dudağın kenarındaki çukurdu. Neyi
kastettiğimi çok iyi biliyorsun. O yüzden mikail yamaşito kombamba kombamba.
Sıkma tatlı canını.
YanıtlaSiliyi de ben zaten mutlu olduğum için yazdım bu yazıyı =)
YanıtlaSilHiç beklemediğinden beklenmeyecek sözlerin gelişinin nasıl ağır olduğunu bilirim. İnanamazsınız da. Ama en acı tarafı da hala devam eder ve asla etkilenmez. Dersin ki aylarca mutlu olduğum bu muydu? Şaşırırsın, sürekli sorgularsın geçmez de. Anlarsın ki kimse senin gibi değil. Sadece heves işte. Birkaç zaman öyle davranıp sıkıya gelince kaçıyor, vazgeçiyor. Sense öyle hemen vazgeçmezsin. Çünkü anlık değildir o söylediklerin. Ama kimse ağzından çıkan söze senin söylediklerine verdiğin özen kadar özen gösterip, önem vermez. Sonra da bu vazgeçiş, bu terk ediş fena koyar adama. Noluyor ya dersin. Uzun süre kendine gelemezsin. Ama böyle böyle yalnız olmadığını da görüp bir parça içini rahatlatırsın acını paylaştığını hissederek. :)
YanıtlaSilbence güzel özetlemişsin =) teşekkür ederim. sanırım ortak üzüntüler, mutluluklardan daha çok bağlıyor insanları birbirine.
YanıtlaSil