Şu anda mal gibi ekrana bakıyorum. Yine sevdiğim şehirden,
olmak istediğim insanlardan ayrılıyorum. Benim bi şeyler yazmam gerek. Biraz
gereklilikten, biraz zorunluluktan yazıyorum. Yazmazsam eksik kalıyorum. Eğer
yazarsam gerçekleri kendime itiraf etmiş oluyorum. Yazarken kendime farkındalık
katmak... Umarım bu kez işe yarar.
Farkındalık: farkında konulan yer.
Hiç itiraf etmek istemediklerim parmaklarımın ucundan
kaçıyor. Bi çeşit kafesten kurtulmuş gibi. Ve o kadar iç acıtan şeyler
görüyorum ki karşımda, kusasım geliyor. Kusarsam içim temizlenecek çünkü. O
zaman en sevdiğim duyguya ulaşmış olacağım. Huzura.
Son zamanlarda huzurun aslında önemsediğim tek şey olduğunu
fark ettim. Huzur kucağını o kadar büyük açmış ki; aşk, mutluluk, para,
başarı.. bunların hepsini kucaklayabilmiş. Biri olmazsa huzur da olamazmış. O yüzden
ben karar verdim. Aşkı, mutluluğu, parayı ya da başarıyı ayrı ayrı aramıyorum
artık. Ben huzuru arıyorum. Huzur kimdeyse ve ya neydeyse, ben de oradayım.
Orada olmalıyım.
Mavi boncuk kimdeyse, benim gönlüm ondadır………
Huzur eğer Çekoslovakya’daysa, Çekoslovakya’ya yerleşirim.
Kimse de ağzını açıp bi şey diyemez.
Umarım huzur bi adamın boynunda, bi bebeğin kalp atışında ya
da güzel bi şehrin ahşap bankında değildir. Çünkü bu yerlerin hepsinde
zamanında huzuru bulmuştum. Ama hepsini kaybettim.
1 ay sonra 22 yaşıma gireceğime göre, artık hızlanmam gerek.
Yaşıtlarım işe yerleşip, yuva kuruyor. Sen taa ney Hazal?
Ne zaman evlenen birini görsem içimden ‘meeeh’ diyorum.
Bence ben önceki hayatımda çok evlenmişim. O yüzden bana göre laylaylom
sevmeler.
Aman da sonuna kadar okurmuş. Ver bi öpüş.
daha yaşın çok küçük...hayatta göreceğin çok şey var...
YanıtlaSilBencede bunları demek için yaşın erken, 27 iyidir bence çünkü ben demeye başladım :( şeytan kulağıma herkezin ailesi olacak sen yapayalnız gebereceksin diyor, kulak asmamaya çalışıyoruz. Yazıların güzel, yalnızlık yazılarımı tekrardan yazmam için tahrik ediyorlar beni .)
YanıtlaSil